DAVRANIŞ BOZUKLUĞU OLARAK EL ŞAKASI
Şakalaşmak belki de en ilkel davranışlardandır. Şakalaşmak sadece insanoğluna özgü bir durum da değildir. Belgesellerde, oyun amaçlı veya sürü içinde güç kazanma amaçlı şakalaşan hayvanları görürüz. Şakalaşmak özü itibariyle şudur: ‘‘sana saldırabilecek konumdayım ama saldırmıyorum’’. Hayvanlar bu davranışı zaman içinde ‘‘avlanma öncesi hazırlık’’ olarak kullanmaya başlamışlardır. Birbirine saldıracak gibi yapıp da saldırmayan kediler artık sıcacık evlerde yattıklarından dolayı avlanmaktan ziyade işi oyuna dökmüşlerdir. Vahşi doğada bulunan diğer canlıların ise şakalaşmaları bir noktadan sonra şakadan çıkarak ölümle sonuçlanabilir. Bu durum insanoğlu içinde geçerlidir.
İnsan da esasında aynı güdüyle şakalaşır,‘‘sana saldırabilecek konumdayım ama saldırmıyorum’’. Lakin insan dil gibi karmaşık bir düzeni kuracak ve kullanacak kadar akıl sahibi olduğuna göre diğer tüm güdüleri gibi şakalaşma güdüsü de farklılaşır. Sözle yapılan şakaların kaynağı hala budur ki; sözel şakalarda bile bir noktadan sonra kişiler espri anlayışlarını yitirmeye başlarlar. Bununla birlikte kırıcı sözler sarf edilmeye ve şaka içeriği ağız dalaşına dönmeye başlar. Bazı insanlar ise evrim sürecinde arkalarda kalmış olmalarından dolayı el ile şakalaşmaya devam etmektedirler. Bazı insanların el şakasından haz etmedikleri düşünüldüğünde şakalaşma olarak başlayan bir olay hoş olmayan bir şekilde son bulabilir. Türk toplumunda yaygın olan şakalar; pandik atma, kafaya vurma, gülerken karşısındaki kişiye vurma, nanik yapma, enseye şaplak, gıdıklama hareketi olarak mucuk yapmak gibi mantığa uymayan şekillerde kendini gösterir. Genellikle bu şakalar sadece yapanın zevk aldığı türde şakalardır ve sadece yapanın anladığı dilde bir mizah anlayışıdır. Bu şakalara verilen cevaplar; ‘‘çek elini’’, ‘‘elleşme’’, ‘‘o elini alırım’’… şeklinde başlar ve küfretmeyle devam eden saldırgan bir tutuma dönüşür. Bu durumda şakayı yapan kişinin hareketi mi yoksa ona cevap verenin tutumu mu saldırganlık arz eder? Her ikisi de..
Milliyet Gazetesi’nden aldığım bir haber hoş olmayan tarzda yapılan el şakalarının kötü sonlanmasına verilebilecek güzel bir örnektir. Maalesef el şakasının aşağıdaki makalede sonlandığı gibi bir çok örnek olay vardır.
Bursa’nın Karacabey İlçesi’nde, 15 yaşındaki lise 1. sınıf öğrencisi K.G. kendisine el şakası yaptığı için tartıştığı aynı yaştaki arkadaşı İslam Denizhan’ı göğsünden bıçaklayarak öldürdü. K.G. “Bana el şakası yaptı ve sözlü tacizde bulundu. Arkadaşlarımın yanında beni küçük düşürdüğü için öldürdüm” dedi.
Olay, Karacabey’in Karasu Köyü, Bağlar Mevkii’nde dün 14.30 sıralarında meydana geldi. İlkokul arkadaşı olan lise 1. sınıf öğrencisi K.G. ile yaşıtı İslam Denizhan, iddaaya göre geçen hafta, Denizhan’ın K.G.’ye arkadaşlarının yanında el şakası yapıp sözle sataşması üzerine tartıştı.
Denizhan’ın arkadaşlarının yanında yaptığı el şakasını kaldıramayan K.G, dün, çobanlık yapan ve Bağlar Mevkii’nde hayvan otlatan İslam Denizhan’ın yanına gitti. Burada İslam Denizhan ile yeniden tartışan K.G. yanında getirdiği hançer şeklindeki bıçağı Denizhan’ın göğsüne saplayarak kaçtı..
K.G’nin polise vermiş olduğu ifadede ‘‘bir anlık öfke’’ sonucu arkadaşını öldürmüş olduğunu söylemesi; ‘‘şaka’’ olarak başlayanın neye dönüşerek sonlanabileceğinin somut örneğidir.
Oğuzhanoğlu ve Özdel’in huzurevinde yapmış oldukları ve 2005 yılında Türk Psikiyatri Dergisi’nde yayınlanan makale de daha medeni iki birey arasında geçen şakalaşmayı görmemiz açısından örnek olabilir.
…. 16. OTURUM: Esprisiz insan, çulsuz eşeğe benzer?
İki yaşlı grup üyesinin, grubun başında birbirlerine yönelttikleri sözlerle başlayan çatışmalı konunun çalışılmasına karar verildi. Grubun halkasını hiç bozmadan iki üye sandalyelerini grubun ortasına doğru çekerek karşı karşıya oturdular. Aşağıda, çatışmaya yol açan konuşmalar örneklenmiştir:
Üye1– Espriden anladığın yok, esprisiz insan çulsuz eşeğe benzer.
Üye2– Beni eşek yaptın efendi!
Üye1– Bu sadece şaka, bizim orada kullanılır…
Üye2– Herkes şakadan hoşlanmaz!
İki terapist eş rollerini üstlendi ve eşlemeler yaptı. Uygun olanlar yaşlılarca onaylandı. Aşağıda üyelerin son sözleri özetlendi.
Üye1– Seni üzmüşüm affedersin, sana karşı daha dikkatli olurum bundan sonra…
Üye2– Anlaştık o zaman, ben gerçekten şakalardan rahatsız oluyorum.
Üye1– Haklı olabilirsin, ben de şakanın ortamı yumuşattığını düşünüyorum.
Birbirlerinin omzuna dokunarak konuşmayı tamamladılar ve sandalyelerini bırakarak grup halkasına döndüler.
Oturumun başında oldukça ısınmış olan iki üye, güvenli ve sınırlayıcı grup halkasının ortasında iyi çalıştılar. Grup üyeleri geri bildirimlerini grup ortasında kalan iki sandalyeden kendilerine yakın olan görüşü temsil edenin arkasına geçerek yaptılar. İki üç kişinin dışında birçoğu seçim yaptı. Birbirlerini iknaya çalışarak ulaştıkları ortak bir görüş söylediler. Şakadan hoşlanma durumu, yerine ve zamanına göre değişir. Bazen insanın içinde bulunduğu ruh haline göre de bakış açısı değişir?.
İki örnekte de gördüğümüz gibi şakalaşmanın dozajı, içeriği, yapılma biçimi, yeri ve hatta süresi bile önemlidir. Haz etmediğimiz tarzda şakalara maruz kaldığımızda verdiğimiz tepkiler aşağı yukarı aynıdır. İlk önce medeni bir şekilde hoşlanmadığımızı ifade ederiz. Karşımızdaki kişi halen şakayı devam ettiriyorsa koruma içgüdüsüne bağlı olarak ya ortamı terk eder yada karşılık veririz. Unutulmamalıdır ki; şakalar aynı zamanda istemediğimiz bir şekilde de karşımızdaki kişiye zarar verebilir. Suda yapılan şakaların ölümle sonuçlanabilmesi gibi…
Duygu Gümüşçağlayan Bayraktar
Kaynakça
Türk Psikiyatri Dergisi, Url: http://www.turkpsikiyatri.com/C16S2/yaslilikHuzurevi.pdf